Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ndeki 74 kenti fotoğrafladı

AA

37 yaşındaki gezgin fotoğrafçı Seymen Bozaslan, daha önce dört kez gezdiği yerleri beşinci kez ziyaret ederek, Evliya Çelebi’nin ünlü eseri “Seyahatname”de bahsedilen 74 şehirdeki toplam 1600 mekanı fotoğrafladı. Seyahatname türünün tutkulu bir okuru olduğunu belirten Bozaslan, bu projeye Evliya Çelebi’nin eserinden ilham aldığını söyledi.

Bozaslan, “Seyahatname”yi okuduktan sonra, eserde bahsedilen yerleri gezme fikrinin ortaya çıktığını anlattı.

Kitabı daha sistematik bir şekilde okumaya başladım. Okuduktan sonra, ‘Bu bahsettiği yerler hala ayakta mı, görülebilir mi?’ diye merak ettim ve İstanbul bölgesinde yaklaşık üç ay süren bir yürüyüşe çıktım

dedi.

“EVLİYA ÇELEBİ, FOTOĞRAF ÇEKSE NASIL OLURDU DEDİM”

Bu yürüyüş boyunca Evliya Çelebi’nin İstanbul’da gezip not aldığı yerleri bulmaya çalıştığını ve üç ayın sonunda kitabında geçen 364 yeri ziyaret ettiğini dile getiren Bozaslan, bu projeyi Türkiye geneline yaymayı planladığını belirtti.

Bozaslan, “Evliya Çelebi fotoğraf çekse nasıl olurdu?” fikriyle yola çıktığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

Burada aslında onun yapmadığı bir şey yapıyorum. Seyahatname’deki yerleri görsele dökerek onun not aldığı mekanları tek tek bulup onların fotoğraflarını çekiyorum. İkinci olarak şehir bazında QR kodu kullanıyorum. Kişiler, gittiği şehirde Evliya Çelebi’nin not aldığı yerleri bu koddan çok kolay bir şekilde alıp nokta atışı rota oluşturabiliyor. Bunun da gezen kişilere bir kolaylık sağlayacağını düşünüyorum.

“BAZI YERLERE EVLİYA ÇELEBİ GİBİ AT ÜSTÜNDE GİTTİM”

Evliya Çelebi’nin 42 yıl süren seyahatinde bahsettiği, Türkiye sınırları içindeki yerleri 10 ayda gezdiğini anlatan Bozaslan, onun ruhunu hissetmek için yolculuğunun bir bölümünü atla yaptığını kaydetti.

Bozaslan, “Başkonuş Yaylası civarında atla 20 kilometre kadar bir mesafe katettim. At üzerinde keşif yapmanın verdiği hissi deneyimlemek istedim.” ifadelerini kullandı.

Seymen Bozaslan, geçmişten günümüze hala varlığını sürdüren eserler olduğu kadar yıkılanların da bulunduğunu tespit ettiğinin altını çizerek, bazı yerleri ise birebir aynı bulduğunu söyledi.

Seyahatname’de bahsedilen bir çınar ağacını günümüzde aynı şekilde görme fırsatına eriştiğinin vurgulayan Bozaslan,

Bir yerde Evliya Çelebi’nin kitabında caminin yanında bahsettiği kanlı taşı görme fırsatım oldu. Bunlar, bugün de gözlemlenebiliyor. Zaten projenin en tatlı kısmı da bu, 400 yıl önce yazılan bir metnin günümüzde de karşılığı var. Bu benim çok hoşuma gidiyor.

dedi.

74 ŞEHİRDE 1600 MEKANIN 400 YILLIK DEĞİŞİMİ

Bozaslan, Türkiye’de 74 şehir ile 1600’den fazla noktaya ziyaretinde Evliya Çelebi’nin bahsettiği yerleri hemen hemen yakaladığını dile getirerek, şöyle devam etti:

Ama bir o kadar da tabii ki tahribata uğrayan yerler var. Çünkü Türkiye bir deprem ülkesi. Geçmişte de kaynaklardan okuduğum kadarıyla bir yangın ülkesi. Çok fazla tahribat var. Biz şu anda 350-400 yıllık bir süreci konuşuyoruz. Bazı yerlerde 3-4 kere restorasyon yapılmış, yıkılmış, tekrar dökülmüş. Yıkılan taşlarıyla aslına uygun şeklinde yapılmaya başlanmış. Bunun gibi notlara bakarsak birebir yakaladığım yer çok az. Fakat küçük onarımlarla günümüze ulaşan çok fazla yer var. Günümüze uyarlanan restorasyon sonrası farklı amaçlarda kullanılan yerler de var. Örneğin Manisa’daki tarihi bedesten nikah dairesi olarak kullanılıyor.

Evliya Çelebi’nin bazı yerleri doğal güzellikleriyle anlattığını kaydeden Bozaslan,

Zaten projeye başlarken hep kafamda şu vardı, yanından geçerken öylesine bir yer dediğimiz mekanlara bir anlam yüklemek. Mesela Manisa Gördes’te Şahin Kayası ve Kayacık Kaleleri var. Ben 50 defa yanından geçsem, bunlara ‘dağ’ veya ‘tepe’ der geçerim. Ama Evliya Çelebi’nin anlatımlarıyla oraya bir anlam yükleniyor. Hikayesi olan bir yeri geziyorum. O anlamda Seyahatname projeyi bu şekilde besledi.

diye konuştu.

Seyyah Bozaslan, Evliya Çelebi dışında geçmişten günümüze yazılı kaynak olmamasının kendisini biraz zorladığını dile getirdi.

“Bugün bile gittiğim yerlerde, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde olana göre yazıyor.” diyen Bozaslan, bu eserle yola çıktığı için daha fazla kaynağa ulaşamadığını bildirdi.

“YAŞADIĞIMIZ YERİ YA DA YAPIYI SADECE O ANDA YAŞIYORUZ”

Bozaslan, gittiği yerlerde insanların Evliya Çelebi’nin kendi memleketlerine geldiğinden haberi olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:

Genelde fotoğraf makinesiyle gezdiğim için beni direkt gazeteci sanıyorlar. Şikayetlerini belirtiyorlar, düşüncelerini anlatıyorlar. ‘Ben Evliya Çelebi hakkında araştırma yapıyorum. Bu yüzden buradayım’ dediğim zaman da ‘O buraya da mı gelmiş’ sorusunu soruyorlar. ‘Evet gelmiş ve bunları söylemiş, bunları yazmış’ dediğimde de ‘Ne kadar enteresan, hiç okumadık” şeklinde tepki gösteriyorlar. Aslında projenin amacının ne kadar doğru olduğu buradan ortaya çıkıyor. Çünkü insanlar yaşadığı yeri ya da çalıştığı yapıyı sadece o anda yaşıyor. Geçmişten bir miras olduğunun farkında değiller.

EN İYİ KORUNAN YERLERİN ÇOĞU İSTANBUL’DA

Türkiye’nin her yerinde bir tarih yattığını anlatan Bozaslan, en iyi korunan yerlerin büyük kısmının İstanbul’da olduğuna değindi.

Bozaslan, Evliya Çelebi’nin bu serüvene başlamasına vesile olan rüyasında gördüğü caminin Eminönü’ndeki Ahi Çelebi Camisi olduğunu anımsattı.

Çelebi’nin dedesinin yaptırdığı caminin de Eminönü’nde olduğuna dikkati çeken Bozaslan,

Aslında projenin amacı gittiğin yerlerde yanından geçtiğin binayı, mimari eseri yorumlamak, anlayabilmek, hikayesini anlamaktır. O anlamda katkı sağladık.

ifadelerini kullandı.

“400 YIL ÖNCEKİ HİKAYELER, TARİHE MERAKLI TURİSTLERİ DE ETKİLER”

Bozaslan, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde yer alan tarihi bilgilerden yararlanılarak, turizmin canlandırılabileceğini belirtti.

Eserlerinin kültürel sürdürülebilirliğe büyük katkısı bulunduğunu dile getiren Bozaslan,

Mesela ülkemizde geçmişte inanılmaz bir satranç kültürü varmış. Manisa’da Paşa Hamamı ve Paşa Camii önünde bulunan yeşillik alanda eskiden satranç oynanırmış ama şu an gittiğinizde herkes telefonlarla haşır neşir. Turizm açısından belde ve ilçelerdeki bu tarihi yapıların 350-400 yıl önceki hikayeleriyle anlatırsak tarihe meraklı olan turist bundan beslenir.

şeklinde konuştu.

Author: Seher Alp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir